15 Aralık 2013 Pazar

MESAJLASMANIN KURALLARI

Hanimlar, konu hoslandiginiz kisiyle mesajlasmaya geldiginde basparmaklarinizin sizin kontrolunuz disinda calismasina izin vermeyin! Adi uzerinde SMS (Short Message Service) onu uzatmaya calismanin manasi yok!
Bendeniz konu mesajlasmak olunca hem cok hizli hem de cok gevezeyim (iletisim burcu ikizler!).
Ama gizemli, kontrollu ve yavas olmayi kisa zamanda ogrendim. Iste simdi benim super etkili onerilerim!

1.Cevap vermek icin bekleyin!

Beklemek guzel bir sey degil! Kimse icin oldugunu sanmiyorum... Ben beklemekten nefret ediyorum! Herkes ediyor! Ama sabirli olmak maalesef hayatimizin bircok doneminde zorunluluk duydugumuz bir sey.Benim en cok hosuma giden sey aninda cevap yazmak! Bir digeri ise uzun, zekice oldugunu dusundugum (!), esprili mesajlar yazmak, bol smiley kullanmak! Coupling, Friends ya da How i met your mother i acin ve kac dakika kaldigina bakin. Boylece kendinize koydugunuz sureden once mesaj atmayin! Ya da bir diger fikir: Mesaji yazin ama gondermeyin! Kendinizi hic kontrol edemediginiz durumlarda ise telefonunuzu kapayin!

2.Kisa tutun!

50-100 arasinda en sevdiginiz rakami aklinizda tutun!
Tuttunuz mu?
Tamaaam, artik bu sizin mesajlasma sayiniz. Nasil yani? Soyle, atiyorum 77 tuttunuz, artik hicbir mesajinizda 77 karakterin uzerine cikmayacaksiniz (yasakliyoruuuum! Iyiligin icin valla :D) Ben insanlarla konusmayi seviyorum! Gercekten cok seviyorum! Bu yuzden bu madde benim icin cok zor. En son izledigim filmi, cilt problemlerimi, Doga Cafede arkadaslarimla konustugum her konuyu, oyuncak bebek sekilli kupelerimi, dun gece dinledigim sarkiyi anlatmak istiyorum! Kisa tuuuuut! Geveze!

Uzun mesajlarla daral getiren bir iliskinin/flortlesmenin sonu yukaridaki gibi olabilir :(

3.Soru sormuyorsa cevap verme!

Dun aksam Caramio yedim!
Al iste, cevap vermedi.
Eger bir erkek size Blue Jean in yeni sayisini aldigini soyluyorsa cevap vermeyin!
Yani kural su: Soru sormuyorsa cevap vermeyin!
Konusma sizin sorularinizdan olusuyorsa, cevap vermeyin.
-Gunun nasildi?
-Iyiydi, maci kazandigimiz icin sevindim.
-Ben de cok sevindim.Ama yorgunum, o yuzden uyudum, yuzmeye gittim, tv izledim falan...
Bunu yazinca size cevap verdi mi? Hayir! Eger bir erkek size gununuzun nasil gectigini sormak istiyorsa sorar, eger cikma teklif etmek istiyorsa eder, sizinle konusmaya devam etmek istiyorsa bunu yapar,tv de ne izlediginizi sormak istiyorsa bunu sorar! Biz kizlar surekli erkeklerin ne kast ettigini bulmaya calisiyoruz. Cunku biz boyleyiz, komplikelik, karisikliklar, imalar, sonuc cikarmalar, ustu kapali laflar, erkeklere bunu yapiyoruz! Oysa onlarin kast ettikleri soyledikleri!

4.Evet/Hayir/Tamam/Anladim

Eger bir mesaj yazdiginizda cevap olarak bunlari aliyorsaniz bu aranizdaki iletisim icin ciddi buyuk bir engel! Ve maalesef bazi insanlar bulusunca konusuruz olarak dusunebiliyorlar veya konusmak istemiyorlar! Hicbir erkek uzun uzun mesaj yazmak istemez. Ama birini etkilemek istediklerinde zaten kendileri gibi davranmiyorlar. Oyleyse sizi etkilemeye calisacaktir. Eger sizden hoslanmiyorsa onu konusturmaya devam etmeye zorlamanin amaci ne ki?

EKSTRALAR

O sormadikca gec cevaplamanizin nedenini aciklamayin, aciklasaniz bile bunu daha sonraya birakin. O an icin gereken cevabi verin.
Kisa cevap yazin. Karakter sayisini aklinizdan tutmak ya da onu belirlemek zorsa olcuyu onun mesaj uzunlugu alabilirsiniz. Her zaman ondan daha kisa yazin!
Cikma teklifini ya da bir seyler icme, sinemaya gitme tekliflerini hemen kabul etmeyin! Beyaz atli prens bekleee geliyorum, omrum boyunca seni bekledim imaji vermeyin. Sakin olun!

 


2013/2014 Sonbahar Kis Trendleri (1)

2013/2014 sonbahar kis trendleri hakkindaki yazi dizime basliyorum!
Tamam biliyorum, ben dunyadaki en kotu bloggerim. Bu yaziyi cook daha onceden yazmaliydim. Ama yetistiremedim, napiim :)
4 maddelik cok acil girisi yaparak basliyorum:

1.Kedi gozu makyaji

Nasil yapildigini buradan ogrenebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=TZb2Nu0wQ7A
Siyah ve kalin eyeliner cekemeyen birileri hala yasiyor muuu?

2.Kahverengi ruj

Konuya makyajdan girmisken oradan devam edelim. Bir diger trend de kahverengi ruj! Ayy Friends dizisindeki kizlar gibi! (Monicayi hatirladiniz mi? :) )

3.Deri etek

Dünyaca ünlü markalarin sanbahar-kış kreasyonlarında en cok olan parcalardan biri de deri etek! Iyi yonu:Vucudunuza giden bir model sectiyseniz sizi dunyanin en seksi kadini yapabilir! Kotu yonu:Kombinlemesi zor. Basit durabilme ihtimali var. Ben en cok siyah olanlari ve can sekilli olanlari sevdim :)

4.Kobalt mavisi:

 Paris Moda Haftasi nda one cikan renklerin basinda kobalt mavisi yer aliyor! Ten rengi, gecen yazin gozdesi mint yesili ve bordoyla guzel kombinler yapabilirsiniz. Ustelik makyaj ve ojelerinizde de kobalt mavisi yine iddiali ve hos bir tercih olabilir.
 
Devam edicek....
 

10 Aralık 2013 Salı

TURKIYEDE KAFASI KARISIK A-H-L-A-K


Oyle bir ulke ki burasi ne yaptiginiz ne konustugunuz ne dusundugunuz degil; nasil gorundugunuz, bireyselliginiz, mahreminiz onemli. Oyle onyargilar var ki onumuzde silip atilmasi asla mumkun olmayan...

Egitim dedigini kiyafetle esitleyen, ozel yasaminin en gizli yerine kadar karisilan, en mahrem koselerinin arastirildigi herkesin birbirinin hayatini yargiladigi. Yargilamalara boyun egsen kendine olan saygini, egmesen sayginligini, toplumdaki prestijini kaybedersin.

Ozel hayatinda ne yasadigindan, yuzundeki makyaja, eteginin boyuna, hayatinin nasil gittigine karisilir. Ne yaptigin, nasil giydigin ahlakina korkmadan esitlenir. Her turlu dusuncen, hayatin yok sayilir. Seni mutsuz eden bircok sey, daha da mutsuz eder... Hayatini zehreder. 

Cinselligin bu kadar bastirildigi ulkede huzurlu yasamak mumkun mu? Tecavuzler, tacizler artar. Insanlarin birbirinin hayatina, yasam tarzina, kiyafetine karismasi da bu yuzden. Sen sort giyersin, etek giyersin karsindaki seks gorur cunku bastirmistir onu hayatinin bu donemine kadar, aslinda senle alakasi yok, nereye baksa onu gorur ama sen kendini suclamalisin! Aaaa olur mu ne de olsa kadinsin! Neden toplum baskisi yoktur Avrupada Amerikada hic dusundunuz mu? Niye onlarda yok? Cunku onlar sen birsey giydiginde seks gormezler, cunku bastirmazlar, yasarlar, kiyafettir onlar icin sadece o. Ama bizim icin sadece kumas parcalari degil, bircok sey!

Toplumsal normlarimiz muthis riyakar bir kere! Muthis! Erkeklerin bu kadar kendini kadinlardan ustun gordugu baska bir toplum var mi bilmiyorum. Erkek olsam sirf egom tatmin olsun, kadinlardan nasil ustunum, nasil fazla fazla haklarim var diye gider Turkiyede yasarim!

Kadinin adi yok demis Duygu Asena. Adi degil, K si bile yok bence. Korkuyorlar iste kadinin guclenmesinden. Onlar kadar ozgur olmasindan. Erkeklere saglanan rahatligin bize saglanmasindan, kadinin motivasyonu dolayisiyla artan kadinin basarisindan...

Sokaga cik mesela, etek giyersin, arkandan bakarlar. Buraya kadar bilinen hikaye! Peki kadinda midir suc? Suc, bakanda mi bakilanda mi? Aaaa hic suc onda olur mu? O, erkek! Istediginden tahrik olur, istedigine bakar, istedigine dokunur!I-hi tabii. O kadar kabullenmisiz ki toplum olarak erkegin istedigini yapmasini bir kadini kiyafetlerinden dolayi uyarirken (boyle bir sey mumkun bu toplumda, uyarmak! hmm) bak basina bir sey gelir diyebiliyoruz. Halla halla! Ben kendimi duzelteyim yani oyle mi o duzeltmesin! Suc bende tabii, nasil gorememisim (!)Turban, uzun etek, bol pantolon her yere girer; mini etek, sort bir yere giremez!


Bir diger ahlak ahlayisimizdaki derin paradoks su bence!Bir erkekle bir kadin birseyler yasarlar. Kadin direkt fahise olur ama erkege milli denir. Kadinin hayati kararir. Toplumsal baski oyle kotu birseydir ki birseyler yasadiginiz erkek, sizin ondan ayrilmanizi sindiremedigi icin ya da hmm sadece cani istedigi icin bunu herkeslere anlatir, cunku zayif bir erkegin, ergen karakterli birinin yapabilecegi tek sey budur! Kadinin hayati kararir.  Baska kadinlar da onu yargilar, sirf erkekler degil. Bir kadin baska bir kadinin en buyuk dusmani olur zamanla. Ama durun bir dakika! Kadin istemezse, kendini suclu gormezse de hayati ellerinden alinir mi? Alinamaz bence. Kadin dik durduktan sonra. .. Daha once de belirttigim gibi bir kadini sokak ortasinda dov, bir sey olmaz; o kadinla opus, o kadina dokun kiyamet kopar! Yani toplum olarak kadinin dovulmesine degil, sevilmesine karsiyiz. Daha gecen aylarda iki gencin opusmesi uzerine Ankara metrosunda Sayin yolcularimiz lutfen ahlak kurallarina uyunuz anonsu yapilmadi mi? Tabii eylem falan duzenlendi ama bence bu riyakar toplumsal normlarimizi ortaya koydu zaten... Ha bir de opusme eyleme duzenlendi. Opusme eylemine tepki buyudu. Ak Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısınin imzasıyla sosyal medyada “Kurtuluş Metroda Ahlaksızlığa Hayır” kampanyası başlattılar. Opusenlerden birkaci bicaklandi. Sizce hangisi ahlaksizlik? Bicaklayan mi opusen mi? Bir insanin yaptigi zorbalik mi ahlaksizlik, bir insanin digerini sevmesi, onu opmesi mi?

Cinsellikle ilgili hersey o kadar tabu ki ulkemizde! Kadinlarin adlarinin cikmasi diye bir olay var mesela! Birisi sizin hakkinizda bir dedikodu cikarirsa bir gun ya da cikarmissa dik durun, dik yuruyun, yapmak istediklerinizi yapmaya devam edin, hayatiniza, bireyselliginize kimsenin mudahale etmesine izin vermeyin. Cunku bundan utanmasi gereken, o! En mahreminizi baskalarina anlatabilecek kadar dusmus olan, bunla prim yapmak isteyecek kadar kendini alcaltan o! Siz degilsiniz.

Tabii Turkiye zor ulke bir yanda dogunun hafiften mistik, ama aslinda karanlik ve sessiz zenginligi; diger yanda Batinin hani o hep ulasmak istedigimiz medeniyetler seviyesi, ozgurlugu, ozgurlugunun yaydigi isiklar...

Batinin isigi vurmus olabilir bize ama uzerimizde hala dogunun golgesi var! Dogunun golgesi de uzerimizden, beynimizdeki orumcek aglari tamamen temizlenmedikce kalkmaz. Golge gitmezse de ozgurlugun isiginin o tatli sicakligini hissedemeyiz.

Dolayisiyla toplumsal baskilara boyun egip, biz de o yargilayan, kendilerine riyakar bir ahlak duzeni kuran insanlardan olacagimiza; baskalarina ahlakin gercekte ne oldugunu ne olmadigini anlatmali, ozellikle kadinlara erkekten geride kalabilmeyi ozgurluklerini haklarinin cok daha kisitli olmasini  nasil kabul ettigini sormaliyiz.

Zira erkeklere gore yasamimizi ayarlarsak ohooo... Erkek zaten gormek istedigini gorur, gormek istedigini isterse kara carsafta isterse mini etekte gorecektir. Bu, onun dusunce yapisindaki problem, toplumun cinsellige olan acligi, bastirilmis duygulari; sizin probleminiz olmak zorunda degil!

Ha bi de... Soylemeyi unutmustum! Okullarda din kulturu ve ahlak bilgisi dersi var ya... Anayasamizda Tc nin dini Islamdir diye bir madde yok ki, isteyen istedigine inaniyor, o zaman bir dini neden zorunlu ders olarak goruyoruz, neden bir din inanilmak icin dayatiliyor? Dinle ilgili genel bir kulture sahip olmak tabii ki onemli, ama tum dinler anlatilsa, cocuk kendi dinine kendisi karar verse olmaz mi? Bu ulkenin yuzde 90i Musluman falan degil, kimliklerde sayimlarda her neyse oyle gecmesi turkiyede sadece ateist oldugu icin ise alinmayan insanlar oldugu gerceginden...Ha bir de dersin adinda sanki din ile ahlaki bagdastiriyormus gibi.... Ne yani? Dinsizler ahlaksiz mi?!

Velhasil ahlak konusunda kafasi acayip karismis bir milletiz. Disiplinde etek boyundan kinama cezasi veriliyor mesela okullarda, erkeklerin saclari sakallari fora, karisan eden yok! Neden? O erkek istedigini yapar! Velilere bir telefon aciliyor, alo kiziniz orospu oldu. Bunlari yazarken guluyorum su an ama aglanacak halimize yani! Oyle seyler soyleniyor ki Allah da bizim belamizi versin! Bir kiz askilinin uzerine ceket giyiyor mesela, dekolte yok yani, dekolte ona denmiyor . Ki giyedebilir. Sana ne bana ne kime ne! Neler neler deniyor. Genclerin beyinleri pislige bulastiriliyor, sonra mini etek giyen kadini kotu gormeyen zihniyet bekleniyor. Ben ileri goruslu oldugum icin falan degil, sadece Turkiyedeki liselere ortaokullara bakarak ulkenin 20 yil sonrasini soyleyebilirim!

O kadar korkutuluyoruz ki goruslerimizi ifade etmek icin, ben bunlari soylerken de yazarken de cekiniyorum!  Madem her seyden tahrik oluyoruz, ayirsinlar bari de karma egitim olmasin (ki bu zaten cemaat kokenli bazi dersanelerin yaptigi bir uygulama). Kizli erkekli okumayalim da o zaman!
Merak ediyorum da... Acaba bu yaziyi yazarken vaktimi bosuna mi harciyorum? Bu zihniyeti degistirebilecek bir sihirli degnegim yok cunku, sadece kalemim var. Ve kalemim herkul degil, bunlari degistirebilecek kadar guclu degil sonucta! Yine de polyannacilik oynayip yazdim bunlari, umarim birilerinin bakis acisini kucucuk de olsa degistirebilmisimdir.

 

28 Kasım 2013 Perşembe

The First Time

Uzun sure yalniz kaldiginizda guven veren birilerine ihtiyaciniz olabiliyor. Hani aramizdaki ciddi birseyler basliyoruz 1 2 3 basladiiik! diyen biri degil. Ya da su okulun en populer cocugu, guvenilmez, bad boy tarzinda biri, ya da is yerinin, arkadas cevrenizin kazanova tiplerinden biri degil, gercekten iyi, saf ve maalesef biz kizlarin donup bakmayacagi birine ihtiyacimiz olabiliyor. (RELATIONSHIPS sozluk: Iyi cocuk: kisa sureli iliskiler icin ideal ama her zaman motosikletli, sizi her an birakabilme ihtimali olan ve diger kizlara da pas veren, kirli sakalli tip icin terk edilen biri). Hersey hallolacak, ben senin yanindayim diyen ya da demeyen size bunu hissettiren. Baba sefkatiyle yaklasan, uzulme diyen, aglarken sizi teselli eden, iyi opusmenin degil, omzuna basini koymalarin adami...Adina iliski, ask, hoslanma demek zorunda degilsiniz, ya da diyip hissetmeyebilirsiniz :) Cunku birseyleri bitiremeyecekseniz baslamamaniz daha iyi. Ve en onemlisi de  yeni bir iliskiye baslamak zor ve cesaret isteyen bir sey! Seni ne hayatima almak istiyorum ne de hayatimdan cikarmak demek istiyoruz ama diyemeyiz cunku seni yedeklicem ben, istedigimde donerim tadinda geliyo kulaga :D
Uzun sureli iliskilerden sonra gelen guclu ayriliklardan ya da tamam, artik kimseyi istemiyorum demelerden sonra size iyi gelecek birileri! Belki arkadaslarinizin bu kiz yalniz basina kafayi yiyecek ya da sonu bakirkoy akil hastanesi olacak dememeleri icin buldugunuz biri. Bitki caylariyla kafayi bulmaya basladiginiz, uykunuzu kontrol etmek icin bir sut bir kahve ictiginiz, gelen kutunuzu doldurup size kafayi takan cocugun (iyykk) size hos gorunmeye basladigi, arkadaslariniz size birilerini buldugunda ona dair saydigi sadece iyi ozellikler aklinizda kalmaya basladigi donemde karsiniza cikan biri! Kendiliginden... Evrenin size sizi oyalamasi icin gonderdigi biri de olabilir pekala. Ya da belki degil, kim bizim hakkimizda donen planlari cikacak firsatlari yeterince biliyor ki! Kader her dakika yeni surprizler hazirliyor.Bir taksiye bindiniz ama oncekine binseydiniz bambaska olacakti, okuldan/isten 5 dk erken ciksaydiniz goruseceginiz kisiler, baslayabilecek iliskiler, firsatlar, bize sunulan bunca secenek, cogunda bilmeden sectiklerimiz...Hayat, biz planlar yaparken basimiza gelen seylerdir lafi cok dogru o yuzden.Birseyler yasadiginizda ya da ardi ardina yanlis seyler yaptiginizda, birseyler ters gittiginde, yogun hayalkirikliklarinda kendi kontrolumuzu elimize almak zor belki ama yalnizliga alisinca da onu birakmasi zor gelebiliyor... Yalniz olmak paylasmayi en aza indiren bir durum, paylasmayinca da paylasasi gelmiyor insanin bir sure sonra: duygularini, hislerini, gununun nasil gectigini...

Iste o sirada karsimiza cikan birisi ne derece yararli bir iliski baslatabilir ki? Yalniz oldugumuzda tam tersini soylesek de cogu zaman ihtiyac duydugumuz metroda kollarinda uyuyup sirf orada kalmak icin son duraga kadar gidebileceginiz, sahildeki kayaliklara oturup beraber kahve icebileceginiz, beraber cok salakca seylere gulebileceginiz, yaninda ozgur olabileceginiz, daral gelmeden cidden konusabileceginiz birisi  degil midir? Uzun zaman, tum bu yeni iliskiler icin acik oldugunuz donemde, bulustugunuz kisileri dusunun!!! Bir bulusmada muhabbet acabilmek cidden zor. Kafa yapinizin uyacagi, sinir olmayacaginiz, salak bulmayacaginiz birilerini bulmakta acayip zorlaniyoruz! Sonra no more dating dedigimiz donemde puufff karsimiza birisi cikiyor. Ve o oyle degil. Onunla konusabiliyorsunuz, hatta surekli onunla konusmak istiyorsunuz, o yaninda salakca davranabildiginiz, sizi elinizden tutup sahildeki kayaliga oturttuktan sonra kahvenizi ve suflenizi veren biri! Oysa siz kendinizi oldukca duygusuz hissediyorsunuz. Bu... normal mi?

The First Time i izleyince aklima bunlar geldi. Buyuk ihtimalle filmde anlatilanlar bunlar degildi. Ama ben kendi hayatima yormaya ve size oturup filmi anlatmaktansa kendi hayatimda olup bitenlerle, kendi duygularimla ozdeslestirmeye calistim!
Filmde de konusu gecen lisedeyken 20-30lu yaslarinda birileriyle cikmak sorunsali! Ronny gercekten bana ciktigim birini hatirlatti. Gercekten bazen aklimizdaki kisilikleri begendigimiz bedenlere koyup buna hoslanmak diyoruz!!!
Anlatilanlar seyler hic yabanci degil, esas kizin disarida opusememekten duydugu utangaclik (filmin sonunda bunu yeniyor :) ), ilk seferlerin verdigi bu muydu?! hissi. Bir yandan cevremizde her sey degisirken, buyurken, buyumeye adapte olusumuz, bunca kargasa... Bu kargasadan bizi uyandiracak birileri... Hoop bulduk! Ama bunun bir seylere donusmesi gerekli mi?
Bazi insanlar oyle kalmali ki, ne tamamen icinde hayatimin, ne de tamamen disinda. Onlarin yeri tam cizginin ustu olmali!
Hazir olmadigimiz zamanlarda karsimiza cikan, bizim icin ozel olabilecek insanlara duydugumuz kayitsizlik, evrenin bize verdigi buna hazir degilsin mesaji mi, yoksa bize gonderilen isareti tam anlamiyla anlayamamamiz mi?



Not: Bu yazida anlattiklarini anlamak istiyorum  diyorsaniz, The First Time filmini once izlemeniz gerekli.. Cunku ben bu filmi izledikten sonra, bende yarattigi duygulari yazmaya calistim... Dolayisiyla okudugunuz kesinlikle bir film elestirisi degildi! Daha cok benim yeni bir iliskiye baslayip baslamamakta duydugum kararsizlik, hissizlik ile izledigim filmin bagdastirilmaya calisilmasi, kotu, mix yapilmis hali. Aslinda The First Time, sadece, benim hayatimla kiyaslarsak daha az komik ama cok daha  romantik bir teenage filmi :) Tavsiye ederim.

28 Ekim 2013 Pazartesi

Seffaf Dosyalar

Elimden tutsan yalnizligimi goreceksin,
Kalbime dokunsan guvensizligimi,
Trafik isiklarini 3 kez kontrol etmeyi, kaldirimdan yurumeyi ogrendim ben...
Kontrolumu kaybedemem...
Yatagim toplu, aklimdakiler bile klasorludur her zaman
Kaybolursun seffaf dosyalarinda yalnizligimin.
Daglardan ucurumlara atlayamam cok zevkli olsa da,
Kosturamam sokak ortasinda ter icinde,
Kontrolu elimde hissetmeliyim, gucumu kalbimde...
Iliskilerim eglenmek uzerinedir, bastan soylerim;
Ben sadece poligami ornegiyim bilirsin, bildigin halde seversin,
Sorgularsan mutlulugumu gorursun kocaman bir huzun...
Paylasamam kalbimi kimseyle,
Eger paylasirsam bir ayna gorursun kendine donuk ve kocaman;
O aynada kendini gorursun, goruntu kaybolur benim merhametimle,sonra orada beni gorursun...
Sana cevrilmis kalbimdeki milyonlarca aynada,
Kendini gordugunu sanirsin, mutlu olursun
Ama aslinda beni gorursun.
Kalbimden yansiyan ne senin ellerin ne senin dudaklarin...
Kalbimden yansiyan sadece benim gecici mutluluklarim!

Gozlerine hapsetme zamani
Keyfi cikmaz
Derin derin gideceksin
Hissedeceksin
Suya dokundugunda ellerin parlayacak damla damla
Mavilikler akacak goz bebeklerinden
Yurudugunde hissedeceksin topragi, hatta dibini goreceksin, ciceklerin yetistigini hissedeceksin
Yasli amcalar seninle konustugu icin mutlu olacaksin
Mutluluktan ucacaksin insan yigini icinde
Adimlarinda canlilik olacak
Sevdiginde kalbinin carpintisini da vucudundaki teri de hissedeceksin
Aldatirsan aglayarak opeceksin diger dudaklari,
Aldatilirsan baskasini operek aglayacaksin
Derinine yasayacaksin her duyguyu
Uzerine birkac satir karalayabileceksin...
Bir kalp kirarsan kendini affettirmek icin toza bulanmayi da
Kalbini kirani kosulsuz affetmeyi de ogreneceksin...
Istemedigin her duyguyu tadacaksin
Yasamak icin bittiklerini de...
Tabii once sevmeyi ogrenmelisin
Cunku sevmeyi sevmediginde buyuyeceksin


22 Ekim 2013 Salı

Disiplin

Okuldaki kiyafet kurallari... Dar pantolon yasak, tayt yasak, kisa etek yasak, askili yasak, hersey yasak! Ama (!) serbest kiyafet... Formali okullarda da hersey yasak! En acisi da kiyafet kurallarinin kiz ogrenciler uzerinden uygulanmasi.
Neden turkiye olarak bu kiyafet meselelerini asamadigimizi anlayamiyorum hala. Avrupa da boyle bir sey yok. Ustelik turban giriyor mini etek giremiyor okullara. Komik! Egitim bunlarla olmaz ki... Sorumluluk, durustluk gibi degerlerle olur. Kiyafetle, makyajla, kisacasi dis gorunusle ilgili herhangi bir seyle egitim olmaz... Etegi kisa olanin akli kisa degildir, akli derslere de egitime de, vermek istediginiz tum degerlere calisir. Kiyafet yasaklarinin sadece kiz ogrenciler uzerinden olmasi da apayri bir konu! Erkeklerin sacina sakalina karisilmiyor, kizlarin ise giydigi pantolona bile karisiliyor (dar mi bol mu vucut hatlari belli oluyor mu?) Kadinlar uzerindeki psikolojik siddetin ne zaman bitecegini bilmiyorum. Kolunu ort, bacagini ort, kafani ort, ceneni kapa... Sonu gelmeyen sinirlamalar, sonu yok. Askili yasak, sort yasak, kisa etek yasak ama turban serbest!
Hangi Avrupa ulkesinde var bu Allah askina?
Sadece temiz, saf, yikanmak icin cok musait beyinlere kisa etegin gunah, turbanin mubah oldugunu isleme cabasi. Kisa etege hoca kizarsa bilsinler ki digerleri bu gunahtir, kotudur ve onu giyen kadinlara da kotu bakilmalidir. Iste bu yuzden mini etekli kadina kotu bakan, cahil bir zihniyet 20 yil sonra da olucak Turkiye de.
Hatta ve hatta ogretmenler ogrencilere kisa etekle cinsel obje olacagini ifade ediyorsa... Onu giyme, bunu giyme, burani ort, surani ort, erkek bakarsa tahrik olur her yanini ort. Bu konuyla ilgili hayli feminist fikirlere yer verip yazimi tamamlayabilirdim, ama daha fazlasini yazmaya sinirlerim musaade etmiyor, siz anladiniz bence :)

16 Ekim 2013 Çarşamba

When Harry Met Sally

Bu aralar 80lerin filmlerine takmis durumdayim. Ayrica son 24 saat icerisinde pretty woman, love actually ve size anlatmayi planladigim when harry met sally filmleri beni duygusal kaosa suruklemis durumdalar... Size tavsiyem: Asla bu 3 filmi degil ayni gun, ayni hafta izlemeyin. Yoksa kendinizi yine mi gelen kutum bos, diye aglarken bulabilirsiniz.
When Harry Met Sally; su ana kadar izledigim filmler arasinda ilk 10a girebilecek, Amerikan yapimi, sicak, klasik sayilabilecek bir romantik komedi. Meg Ryan in estetiksiz halini gorebileceginiz ve iliskileri cok net anlatan nadir filmlerden.


Filmde sorulan asil soru su: Bir kadinla bir erkek arkadas olabilir mi?
Unlu psikanalizci Freud bu soruya yillar yillar once yanit vermis:Hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez.
Tabii filmi izleyen herkesin buna verebilecegi farkli yanitlar var...
Filmden notlar:
1.Filmin en cok gulunup konusulan sahnesi su sanirim:
http://www.youtube.com/watch?v=FZluzt3H6tk 
2.Saclar, bele kadar yuksek pantolonlar ve vatkali kazaklarla 80 ve 90larin modasi ve askini super isliyor!
3.Sally nin Ben onu evlenmek istemiyor saniyordum, meger benimle evlenmek istemiyormus diye eski erkek arkadasini aglayarak Harry e anlattigi sahnede cogu insanin kendinden birseyler bulacagina eminim.
Son olarak...
4.Benim filmi izlerken en buyuk konforum; disarida yagmur yagiyor olmasi, yatagimin ustunde bilgisayar olmasi ve cikolatali sutumu koydugum bardagin normal olculerin ustunde buyuk olmasiydi.


15 Ekim 2013 Salı

Usuyorsa Kadin...

Gordugumde icimdeki isigi,

Gorunce seni sevdigimi

Yasemin kokusu yayildi icime gulusunu gorunce.


1 saniyeligine...

Sonra...

Icimdeki aynalardan kostu yalnizligim kendime...

Ellerimden tutasim geldi kendimi, goturesim geldi derinlere...

Sari bir sessizlik vardi gulusunde

Beni yapayalniz birakan

Icimdeki nergis renkli merdivenlerden indiren,

En dipte simsiyah bir boslukta huzunlendiren...

O gulus.... O gulus dilimledi kalbimi ekmek bicagiyla

Goge baktim, hareketliydi bulutlar, nefesimi goruyordum sogukta, bir kiz kosturuyordu otobusun arkasindan, bir elinde balon, digerinde pamuk seker...

Hayat devam ediyordu, ama benim icin durdu bir saniyeligine...

Bir adamin kalbi bir kadina gitti, mutlu son, iyi masal.

Hep bu anlatilir da, ya baska biri o adami cok sevdiyse? Hem de gercekten sevdiyse...

Anlarsin sevdigini, anlarsin da gormezden gelirsin...

Iste goruyorsun karsinda yine o...

Gumus renkli karlar ellerinde usuyorsa kadin bir basina, yalniz.

Teselli olacak yabanci baska dudaklar soguk titretmezken icini,

Iste o sari sessizlikte gulerken uzaktan, kirik renkli paltosunun uzerine dusen saclarina gidiyorsa elleri.

Iste o, iste o, karsindaki....

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Bu aralar enlerim...

Cok da umurumda dicen ama bu aralarki enlerimi anlatayim dedim :)
1. en sevdigim sarkıcılar: alanis morisette. Ozellikle oughta know sarkisi cok guzel, aciyi en iyi anlatan sarkilardan. Muthis bir gaz veriyor hem de! Feminist yapiyor insani. Beyonce de sarkiyi cok guzel yorumlamis (mutlaka dinle!)
Does she know how you told me you'd hold me
Until you died, till you died
But you're still alive
diyip lafi koyan sarki :)
 Onun disinda Alanisin hemen hemen her sarkisi bagirarak soylenesi. 
Pretty Reckless a da bayiliyorum sonra. Taylor Momsen in bir gossip girl kizindan rock yildizina donusumunu gozlemleyip hatta before/after yaptigimizda oldukca sasirsak da ben bu halini de sevdim.
En sevdigimden baslayarak siralarsak you, just tonight, you make me wanna die, zombie, under the water, miss nothing sarkilari super. You sarkisini digerlerine gore basit kalsa da benim en cok sevdigim sarki; cunku yavas ritmiyle hem dinlendiriyor, hem de dinleyeni kolayca sarkinin moduna sokuyor. You make me wanna die ise sozlerini ezberledigim diger bir pretty reckless sarkisi. Klibinde kadin cinselligi kullanilarak dikkat cekilmeye calisilsa da klibi olmadan da sarkinin dikkat ceken ve etkileyici bir ritmi var.
Bir diger en sevdigim sarkici ise 27 yasinda ingilteredeki evinde olu bulunan, sansasyonel hayati, uyusturucu ve alkol bagimliligiyla gundemden dusmeyen ama benim kabarik siyah saclari, kendine ozgu stili, dovmeleri ve 5 grammy siyle hatirlamayi tercih ettigim Amy Winehouse. En cok da you know i am no good ve back to black sarkilarini severim. Hele back to black in klibindeki biten bir iliski icin duzenlenen siyah-beyaz cekimdeki cenaze kurgusu oldukca yaratici.


 2. en sevdigim aktor: Johnny Depp (kadinlarin yuzde yetmisinin banko cevabi bu! Karayip Korsanlarinda o seytan carpmis haliyle tatli olabilecek kac kisi vardir?)

 3. en sevdigim film: he is just not that into u (erkeklerin acikca soyledikleri seyleri kadinlarin, evirip, cevirip yorum yaptiklarini anlatan film. Her kadin izlemeli, her kadin diger kadinlara izlettirmeli! Oyuncu kadrosu muthis. Bi de ben romantik-komedi seviyorum. Eger siz de benim gibiyseniz aha da size tekrar tekrar izlenebilecek bir film. Eger ilk randevudan sonra sizi aramayan cocugu aramaya niyetlendiyseniz, once bu filmi izleyin. Asagidaki karede oldugu gibi, filmin size tavsiyesi dont call him he doesnt like you da olabilir :)  )






 4. en sevdigim moda tasarimcisi: alexander mcqueen (yaratici adamlar neden intihar ederler?)


 5. en sevdigim cizgi film: sirinler


 6. en sevdigim super kahraman: superman


 7. en sevdigim renk:nerede olduguna bagli :)


 8. en sevdigim araba markasi: arabalardan hic anlamam kiii :(


 9. en sevdigim kitap: sevimli kucuk yalancilar serisi, duygu asena kitaplari, ustun dokmenin kucuk seyleri


 10. en sevdigim yazar: duygu asena


 11. en sevdigim hayvan: kelebek (yaratim mucizesi) 


12. en sevdigim tatil yeri:didim 

 13. en sevdigim ulke: ingiltere


 14. en sevdigim sehir: izmir


 15. en sevdigim spor: yoga, yuzme, voleybol (yoga ile yuzme birbirlerine cok benziyorlar; cunku ikisi de rahatlayor ve ikisinin de temelinde nefes var, ikisi de ilgilenini mutlu etmek uzere kurulmuslar)


 16. en sevdigim telefon: telefonlardan hic anlamam :( (daha dogrusu teknolojiden hic anlamam; hicbir sosyal ag kullanmiyorum, telefonum da lale devrinden kalma) Sosyal aglari kullansam belki hayatimda bir yeri olur telefonlarin ama su an benim icin sadece mesajlasmak ve aramak, aranmak amacindaki bir alete nicin para dokmeliyim?


 17. en sevdigim bilgisayar oyunu: pc oyunlariyla uzaktan yakindan bir ilgim olmamakla beraber playstation 2de the bouncer bana iyi gelmekte :) Robot doverek rahatliyorum, tum stresimi atiyorum. Ve kotu mikado grubunun en seksi, en cirkef, en guclu kadinlarindan echidnanin tarzina bayiliyorum :)


 18. en sevdigim dergi: cosmopolitan (hadiiii inkar etmeyin, siz de seviyosunuz :) )


 19. en sevdigim yemek: pizza (yaninda patates ve kola da olabilir mi? :) )

 
20.en sevdigim diziler: coupling, friends,sex and the city, pretty little liars,how i met your mother...
Dikkat ettim de simdi hep bir arkadas grubunun basrolu paylastigi dizileri seviyorum.
 How i met your mother in atasi friends diyorlar. Gercekten bircok benzerlik bulabilirsiniz. Ama Friends daha komik, daha sicak, daha samimi. Ayrica Friendste tek en sevilen karakter durumu yok. Monicanin temizlik takintisi, rachelin sosyetik halleri, phoebenin tuhafliklari, rossun dinazor takintisi, chandlerin.... chandlerin her seyi ve joeyin capkinliklari... Oysa how i met your motheri goturen karakter barney stinsondur ve himym izleyicilerinin yuzde doksani ona asiktir. O yuzden henuz ikisini de izlemediyseniz himym ile baslayin cunku friendsten sonra sizi hicbir dizi kesmeyecektir.
Aslinda sozluklerde okuduguma gore friendsin de atasi seinfeldmis. Onu izlemek henuz kismet olmadi. Ama seinfeld sevenler friends sevmez; friends sevenler seinfeld sevmez diye bir sehir efsanesi de dolasmakta. Bakicaz artik :) Ikisinin de bastan baslayarak tekrar tekrar bitiren hayranlari mevcut.
Ben seinfeld yerine onun biraz daha gunumuze yakin olani, friends benzeri couplingi izliyorum su siralar. Okudugum yorumlara gore jeff en sevilen karakter (benim de!). Couplingin friendsten en onemli farki tamamen kadin-erkek iliskileri uzerine kurulu olmasi ve bununla ilgili esprilerin donmesi.
Pretty Little Liars ise izledigim dizilerden en farklisi (ayrica 7 kitabini bitirdigim bir hikaye). Bir gizem dizisi... Ama icinde moda da var ask da polisiye de... Ayrica hicbir karakter mukemmel degil. Senaryoyu etkileyici kilan da bu anti-mukemmellik hali bence.
Sex and the city i cok anlattim onceki yazilarda o yuzden anlatmiciiiim :)


21.en sevdigim sair/siir: nazim hikmet/ mavi gozlu dev
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
                       bahçesinde ebruliii
                                 hanımeli
                                              açan bir ev.

22.en sevdigim sarki: my favourite game/the cardigans
Klipteki dovmeli, rockci, kirmizi arabali, ozgur sarisin temasi oldukca tuttu vakti zamaninda. Ayrica sarki muthis bence!
 

23.Haa bu arada en seksi buldugum adamin Gokhan Ozoguz olmasi ilginc mi?

11 Ağustos 2013 Pazar

Lika a Boy

Iliskilerde kadinlarin erkek gibi olmasi fikri... Seni seviyorum diyip aramalarina cevap vermeme, sevistikten sonra ben bi ara seni ararim deme, seks odakli dusunme, hayatinda birkac kisiyi bulundurma ya da hayatinda cok ozel biri varken birilerini yedekleme (erkeklerin unlu kiz telefonlari listesi), mesajlarina gec cevap verme, baglanma ile ilgili problemleri oldugunu soyleme, gercek bir iliski fikrinden korkma...Gercekten sex and the city samanthasi gibi olabilir miyiz? Bu bir kadin icin duygularina ket vurmak anlamina mi gelir? Yoksa poligami erkekler kadar kadinlarin dogasinda da olan birsey midir? Kimileri poligaminin insan dogasinda oldugunu ifade eder. Kimileriyse bazi kisilerin poligamiyi bazen cidden acimasiz olabilen hayatla basetmek icin bir yol olarak sectigini soyler. Her poligamik iliski icimizdeki yarayi kapatmak yerine daha mi kanatir? Yoksa poligami tum bu O kisiyi arama karmasasindan kurtulmanin tek yolu mudur?
Erkeklerin cogu tum bu cokeslilik olayinin onlarin biyolojisine gore tasarlandigini, kadinlara gore olmadigini soylerler.
21. yuzyilda modern kadin icin degisen en onemli seylerden biri de bu sanirim. Artik erkekler gibi davranabiliyoruz!
Bu arada bir not dusmem lazim.  Resimler Ciara nin Like a Boy klibinden  :) Yaziyi en iyi anlatacak sarki oldugunu dusunuyorum, yaziyi da sarkiyi dinlerken yazdim zaten.
Wish we could switch up the roles
And I could be that...
Tell you I love you
But when you call I never get back :)



Bir gun oldukca guzel olan bir arkadasim, arkadasinin tanistirdigi bir kisiyle konusmayi kabul etti. Arkadasi, onu sadece konusmalari icin tanistirmisti ama dusunuldugu gibi olmadi, konusmalari arkadasligin otesine gecmeye basladi ve cikiyoruz startini bir hafta icinde aldilar. Oldukca hizli baslayan bir iliski oldugu icin ben ve cevremdeki tum insanlar onun icin korktuk. Hizli baslayan iliskilerin hizli bittigi (bruno mars ne demiiis easy come easy gooo :) ) bilinen bir sey cunkuuu...


Guzel arkadasim ayni zamanda cekici ve zekiydi de (Sevdiginiz insanlari guzel gordugumuz de bir gercek).Tanistirdiklari cocuk ise her ne kadar kibar olsa da gorunus olarak pek hos degildi (arkadaslari olarak biz salagin teki oldugunu dusunuyorduk). Bu tam bir modern zaman Guzel ve Cirkin hikayesiydi (Beauty and Beast, 1991 yapimi Disney animasyon filmi). Gerci o hikaye mutlu sonla bitmisti.. Sanirim?
Ailelerle tanisilir, yuzuk takma asamasina gelmisken (4. ayin sonu) delikanlinin eski sevgilisi ortaya cikar, oglanin akli ona gider ve bunu ogrenen arkadasim ondan ayrilir. Cocuk bir an icin eski sevgilisinin kafasini karistirdigini soyler ve ozur diler. Cok sancili bir sure sonunda (bir ay kadar) ozurler dilenir, karsilikli aglanir ve barisilir.

Hersey eskisi gibi olmaya baslamistir. Iliskileri tekrar muhtesem gitmeye baslar. Beraber gelecek planlari bile yapilir. Iliskilerin bu kadar hizli baslayip bittigi bir cagda kim kimle gelecek plani yapar ki?
Beraber film izlerken, kola arti popcorn yaptiklari anlardan birinde erkek/erkekler neden ayrilmak ister?
A. Aniden mukemmellikten daral geldiginin fark edilmesi
B. Kafasini karistiran kizin tekrar ortaya cikmasi (erkeklerin kafasi karismaya biraz hazir mi nee)
C. En basindan beri ilk terk edilmenin intikamiydi.
D. Diger (bu sikki isaretleyenler bana anlatabilir mi?)

Bunlari bana bir gun bizde kaldigi iki kisilik pijama partilerimizden birindeyken anlatti.
Ben de kimsenin ona 21. yuzyilda iliskilerin nasil bittigini anlatmadigini fark ettim.Yasadigimiz tam anlamiyla masumiyetsizlik cagi. Unutulmaz asklar yok, iki saat suren kahvaltilar yok(cunku hicbir faaliyet icin uzun zaman ayirmiyoruz, zevk almak, tuketmek ve hemen gecmek istiyoruz) ve bence biri modern kadina romantizmi hatirlatmali. Uzun kahvaltilar yerine patates cipsini-adi uzerinde fast food (hizli yemek) tercih ettigimiz, birini unutmak icin yas donemi yerine yeni birini bulma cozumunu buldugumuz cagda  birisi gercekten aklimizi basimizdan alip bizi yavaslatabilir mi? (Bu arada denedim, gordum: Yas tutmak yerine yeni birisini bulmak gercekten ise yarar bir cozum :D ) 

Cag degistikce ve 2000 sayisinin son iki rakami hizla degisirken insanin egosunun da buyudugunu dusunen bir tek ben miyim? Birini hemen unutmak istememizin nedeni kendimizi (egomuzu) yas ve acidan korumak degil mi? Iliskileri zamani zevkleri ve insanlari neden tuketmek istiyoruz?
Cevrenizdeki kadinlara bakin. Bu kadinlari taniyoruz ve gercekten mukemmel olduklari konusunda hemfikiriz. Louis Vuitton canta alirken (ya da cakmasini :) ) paraya kiyarlar,paraya kiymak icin gercekten cok calisirlar, yeni sac stilleri icin kuaforlerine danisirlar ve basarililar... Ama facebookta iliski durumlarini gizlerler cunku iliskileri yoktur. Ve bu kadinlarin hepsi kendileri icin mukemmel birini bekliyorlar. Oyle acikca beklemiyorlar tabii, hepsinin kendi hayatlari var. Ama gizliden gizliye su cam tabuttan biri bizi cikarabilir mi, diye dusunuyorlar. Cunku etraflarindaki yedi cucelerden artik biktilar.

Bu kadinlarin hemen hemen hepsi yeni bir iliski icin tamamen hazirken ve bu kadinlar gercekten
muhtesemken , etrafta neden hic yeni bir iliskiye hazir ve mukemmel erkek yok? Konu; iliskilerde erkek gibi olmaya gelmisken belki de secenekleri az olan kadinlar erkek gibi davranma luksleri olmadigini dusunuyorlardir.
Bu iliskilerde secen tarafi erkek mi yapar? Yoksa modern zaman kadini dusunuldugunden fazla mi secici? (Cevrenizde hayatinda en az 5 erkegi reddetmemis bir kadin taniyor musunuz?)
Acaba bakimli ve basarili kadin erkeklerin tehdit olarak algiladigi birsey midir? Bu adamlari elde etmek isteyen kadinlar cenelerini kapali tutup, basarilarini gizleyip, onlerine bakip aptal kiz rolu mu oynamalilar? Sizce iliskiler artik tamamen karsilikli rol yapilan bir satranca mi donusmus durumda?
Romantizm icin zaman ayiramamak bu cagin insanlari icin duygusal bir bosluk mu? Yoksa zaman kaybetmemek yeni insanlar tanimak icin bir kazanim mi?

 Arkadastan Ote (Friends with Benefits) ve No Strings Attached (Baglanmak Yok) filmleriyle beraber romantik komedi filmlerinde de yeni bir kol acildi: Duygusalligin tamamen rafa kalktigi iliskiler!
 Iki insanin asla duygularini karistirmadan birseyler yasamasi mumkun mudur? Fuck buddy denilen yeni iliski turunu cok gec olmadan incelemeye baslamali miyiz? Yoksa her fiziksel aktivite biraz da olsa duygu barindirir mi?
Acaba gayler tum bu romantizm isinde bizden cok daha iyi mi olmaya basladilar?Tanidigi kadinlari metalastirmayan, asiri duygusal, hassas ve romantik son topluluk homoseksueller mi?????????? 

Cevrenizde iliskilerine duygularini karistirmayan kadinlar mi erkekler mi diye sorarsam buyuk ihtimalle bana erkekler diye yanit verirsiniz. Ama bunun degismeye basladigini hissetmiyor musunuz? Dunya tarihinde ilk defa kadinlarin da erkekler kadar parasi ve gucu var. Ve ilk kez bu denli sahip olduklari gucu de sonuna kadar kullaniyorlar. Aslinda bir bakima erkekler icin tehdit olusturuyorlar! Guclu kadinlar her yerde. Isyerinizde, karsi sokaktaki kesinlikle sizin evinizden daha gosterisli olan o evde, gecen hafta sizi terk eden kizin icinde bir yerlerde... 
Ve bu guclu kadinlar da uce ayriliyor:
1. Dogru kisiyi (bazilari ruh esi de diyor) bekleyenler
2. Dogru kisiyi ararken eglenenler ya da ruh esinin birden fazla oldugunu dusunenler
3. Dogru kisi  tamamen masal, eglenmemize bakalim diyenler

3. kategori gercekten hizla buyuyor mu? Modern kadin gercek aski aramaktan umudunu tamamen keserek, ruh esi olayinin sadece kadinin ozgurlugunu kisitlamak icin erkekler tarafindan uydurulan birsey oldugunu dusunerek; tamamen guce odaklanip erkeklerin elindeki cinsel, ekonomik ve neredeyse her alandaki ozgurluge mi gozunu dikti?



Size istedigi zaman ulasabilen, ama siz istediginizde ulasamadiginiz erkek en tehlikelisidir. Kadinlarda kotu cocugu sevme icgudusu oldugundan bu adamlara cidden umut baglanilir (lostta sawyer, two and a half man de charlie, sex and the city de mr big...) Aramalariniza cevap vermezler, ama sizi cok begendigini soylerler. Maalesef gecmis iliskilerinize baktiginizda en cok takinti yaptiginiz kisinin bu adam oldugunu soylersiniz.
Iste! Cok yaygin olan bu erkek turunun kadin versiyonlari yavasca turerken sizce bu erkeklerin yaptigi gibi (size karsi hisleri oldugu soyleyip aramalariniza cevap vermeyen, bir iltifat edip 3 ay kendini gizleyen vs) iliskilerimize gercekten duygularimizi karistirmayabilir miyiz?




Kadinlarin duygularini kontrol eden beyinlerinin sag bolumunun daha cok calistigi bir gercek ama Iliskilerde duygusal taraf artik erkek olabilir mi?
Kim bilir belki de 21. yuzyildaki iliskilerde  romantik muzikler esliginde telefon bekleyen tarafin erkek oldugunu gormek mumkundur!





19 Temmuz 2013 Cuma

Monogami / Poligami

Hayatiniz boyunca adam gibi cikma teklif eden, adam gibi evlenme teklif eden, iyi saraptan anlayan, kulturlu, kitap okuyan ya da dunyayi gezen adami hayal etmis olabilirsiniz. Gun gelip o adami bulabilirsiniz. Hatta o adam sizi gercekten sevebilir. Siz de adami sevebilirsiniz, onunla eglenebilirsiniz, iyi vakit gecirebilirsiniz. Ortak bircok nokta bulabilirsiniz. Mukemmel denilebilecek bir iliskiniz olabilir. Iste! Aradigim buydu simdi karsimda! , diyebilirsiniz.

Ama bir gun... o adami yeni bir heyecan icin birakip gidebilirsiniz. Ya da onu aldatabilirsiniz! 30lu yaslardan sonra yeni heyecan aramayan kadinlar genellikle iliskilerine mantik dizisi olarak baksalar da yaygin, bilinen rivayet kadinlarin heyecana bagimli yasadiklari degil midir? Yoksa onaylanma ihtiyacimiz mi var, baskasinin aynasinda kendimizi gormeye....
Aldatma faaliyetlerinin icinde olan cogu insan bunu neden yaptigini bilmiyor. Sectiginiz diger kisinin dis gorunusun daha iyi olmasi , daha iyi opusmesi, karakterinin size daha cok hitap etmesi gibi bir durum soz konusu olmayabiliyor. Aldatan kisi icin onemli olan bazen sadece onun YENI bir kisi olmasi.
Dusundugunuz sey ilk olarak beyaz atli prensinize, erkek arkadasiniza ya da esinize aldattiginizi soylemek zorunda oldugunuz. Peki neden? Iliskiler durustluk uzerine kurulmalidir hipotezi burada devreye giriyor. Gercekten iliskiler durustluk uzerine kurulmali midir? Iliskilerinizde sakladiginiz birseyler hic mi yok???? Barbieli pijamalariniz, sabah makyaj yaparken Tata Young un sexy naughty bitchy sarkisini dinlediginiz,bigudileriniz,  cokokremden nefret ettiginiz ama herkes seviyor diye sizin de sevdiginizi soylediginiz, cilt problemleriniz, eski sevgilinizle yazismalariniz, gecen hafta spor salonunda flort ettiginiz cocuk, babaanne kulotlariniz... Iliskilerde seffaflik ve durustluk onemli tabii ama bazi sirlar var ki sonsuza dek saklanmali!!!
Duymamali gormemeli bilmemeli. Aldatma da bu kucuk tatli sirlar arasinda yer alip sonsuza dek rafa kaldirilmali ve asla soylenmemeli mi?  Belki de itiraf etmek sadece bencilliktir... Kendi icimizi rahatlatirken karsimizdakinin canini yakmis olmuyor muyuz?

Bir teoriye gore erkekler bu konuda hep yalan soylerler ve onlarin hep kucuk kacamaklari vardir. Tum erkekler aldatir diye yaygin bir soyleyis varken kadinlar da 6. hisleri sayesinde hep fark ederler.Kadinlarin onsezileri cok kuvvetlidir cunku... Durum tam tersi oldugunda kadin aldattiginda ise daha avantajlidir. Cunku erkeklerin onsezileri kadinlar kadar kuvvetli degildir. Onlar mantiksal cikarimlar yaparlar ama bizim kadar supheci (paranoyak) olmadiklari icin de fark etme sanslari dusuktur. Ilginc bir sekilde; aldatilan taraf sizseniz aldatmaya dair her detayi, her kucuk detayi bilmek istersiniz; caninizi yakacak her kucuk detayi... (nasil baslamis, nerede baslamis, benleyken de onu dusunuyor muydu vb)
Maalesef her iliskiyi bu kucuk sirlar kusatmisken (erkek arkadasinizin annesine olan antipatinizi de kucuk sirlarimiz listesine dahil edebiliriz) tam anlamiyla durust bir iliski surdurmek mumkun mu?

Prenses beyaz atli prensine yalan soyledi, aldatti ve sonsuza dek mutlu yasadilar... Hikayelerin hicbiri bu sekilde yazilmadigi icin bunun olamayacagi konusunda hemfikiriz... yoksa yeni, yalanci prensesin hikayesini biz olusturabilir miyiz? Belki de yalanlarimiz mutlulugumuzun garantisi olabilir.  

Peki ya onlarin bizden sakladiklari...
Sabah uyandiktan sonra ve gece yatmadan once arasalim takintimizdan hoslanmadiklari....
Ben guzel miyim (aptalca) sorumuza yanitlari (kim bu konuda yeterince durust olabilir ki?)...
Kuafor/alisveris anilarimizdan nefret ettikleri ...

Ya da yalanlari...
Kiza degil cocuga baktim valla :)
Erkek erkege takilicaz (?)
Ben de tam seni dusunuyordum :)
Saclarin cok guzel olmus!
Agzim burnum dagilmis olabilir ama bir de adami gor!
Seni seviyorum cunku farklisin :D

Sarjim bitmis fark etmedim
Ben de tam seni aramak uzereydim
.....
Yani zaten her iliskide bu kadar yalanlar ve sirlar varken aldatmak da bunlardan basit, kucuk bir tanesi sayilabilir mi?

Bir arkadasimin dusuncesine gore (bunu soyleyen erkek degil) aldatmak fiziksel oldugu surece affedilebilir her iki taraf icin de... Onemli olan duygusalliga kaymamasidir.Peki her ne kadar tamamen fiziksel gorsek de her fiziksel iliskinin icinde bir parca da olsa duygu yok mudur?

Daha once de soyledigim gibi bence iliskiler her kati renkli pastalar gibi. Ve bence iki kat ayni anda yenmemeli :) Iki tat, iki kisi, iki ten ayni anda alinamaz cunku. Aldatma iki tadi ayni anda almaya calismak gibi oluyor, her ikisinden de tat aldigini zannedip her ikisinden de tam olarak tat alamiyorsun. Her iki tadi da isteyip, ikisini de birakamiyorsun. Birine ait olamadigin gibi digerine de tam anlamiyla sahip olamiyorsun. Pastanin birini elinden biraktiginda obur pastaya karsi durust olmak gerekiyor. Ama tam anlamiyla durust olursaniz o hala sizi sevebilir mi? Ve siz cevabi ogrenmeye hazir misiniz? Boyle bir itiraf icin dogru yer dogru zaman var mi? Yoksa kotu itiraflar her zaman her yerde hep ayni kotu tesiri mi yaratir?

Aldatma cogu zaman madde bagimliligi  gibi, baslayinca devam etmek istiyorsun, devam ediyorsun, yapmaman gerektigini de biliyorsun. O yuzden bir kereydi bir daha olmayacak diye baslayip devam ediliyor. Her seferinde tekrar olmayacak ASLA deniliyor. Harika bir erkek arkadasim var ne yapiyorum beeen diye kendinize defalarca soruyorsunuz. Ama bagimliliklarda pek mantik yok, dusunmuyorsunuz. Icgudusel hareket ediyorsunuz.

Cevrenizde aldatan/aldatilan biri varsa yanlis yapiyorsunuz demek cok gereksiz. Cunku sacma sonuclar doguyor. Eger birisi yanlis bir sey yapiyor ve yanlis oldugunu biliyorsa siz bunu soylediginizde gereksiz oluyor. Eger yanlis yapiyor ve dogru oldugunu saniyorsa siz yanlis oldugunu soylediginizde fikri yuzde doksan bes degismiyor(insanlarin inandiklarini dogrularini degistirmek cok zor). Iste bu yuzden aldattiginizda da aldatmissin ne kadar kotu bu cooook yanlis diyen birine degil; peki olabilir insaniz diyen birine ihtiyac duyuyorsunuz.
Aldatildiysaniz da onu keske biraksaydin diyen birine degil seni yalniz birakayim diyen birine ihtiyac duyuyorsunuz.
Anahtar sozcuk: YARGILAMA!

Bir arkadasima gore her iki taraf seni seviyorum diyene kadar aldatma sayilmazmis (acikcasi buna katilmiyorum senden hoslaniyorumdan seni seviyoruma gecerken bir sihirli degnek bize deyip tek eslilik-monogami- buyusu mu yapiyor? )
Gecen hafta telefonla konustugum baska bir arkadasima gore ne olursa olsun vicdan azabi cekmemek gerekiyor, cunku cektigin an karsi taraf tarafindan suistimal ediliyor.Aldatmanin nedeni de sadece artik karsinizdaki insana olan hislerinizin bitmesi. Eger hisler bittiyse iliski de bitmeli.
Acikcasi bir kismina katiliyorum ama bu kadar basit oldugunu dusunmuyorum. Yedik yedik tukettik hooop hislerimiz bittiii demek ki artik masadan kalkmaliyiz gibi birsey degil. Sonucta biriyle birseyler paylasiyorsunuz. Bu kadar basit olmamali.

Yalan soylemeniz, aldatmaniz cok kotu olmasina ragmen neden kendimizi cok iyi hissederiz? Neden sucluluk duygusunun yaninda her zaman mutluluk zafer karisimi bir his duyariz?
Yapilan arastirmalara gore bu sekilde olmasi dizayn edilmis bir sey. Feromonlarla ilgili. Aslinda biz sadece kokulara tepki verip, birbirlerine cekilen ya da itilen miknatislariz. Boyle bakinca tum aldatmalar ve yalanlar cok masum gorulebilir. Zaten bu sekilde dizayn edilmis de denilebilir.
Bu sekilde dizayn edilmisse eger,  aldatmanin basladigi cizgi bir seyler yasadigin zaman baslamiyor, bir seyler yasadiktan sonra soylemeyince, saklayinca, yalan soyleyince basliyor diyebilir miyiz? Cekim anlik bir seydir (feromonlarla ilgilidir). Ancak bunu saklarsan aldatma olur diye dusunebilir miyiz? Baskasini dusundugunuz an aldatmadir hipotezi feromonlari hesaba ekleyince fazla acimasiz mi oluyor? Baskasini dusundugunuz an mi, birseyler hissettiginiz an mi, flort ettiginiz an mi, sadece opustugunuz an mi, yattiginiz an mi, tekrarlandiginda mi, ilk yalaninizda mi aldatmis oluyorsunuz? Kurallari kim koyuyor?

Ne olursa olsun her iliskide maskelerin atildigi, seffafliga yaklasildigi bir zaman mutlaka gelir. O gun geldiginde aldatmalar kirik cam parcalari gibi etrafa sacilip birinin canini yakacak, barbieli pijamalariniz ortaya cikacak, cokokrem sevmediginizi herkes anlayacaktir :( Iki seceneginiz var:Bir an once sirlardan kurtulmak, icinizin rahatlamasi ve birilerinin caninin yanmasi ya da o sirlarin her an ortaya cikabileceginin paranoyasi ile devam edip sadece o an icin kimsenin cani yakmadan mutlu olmak.






4 Temmuz 2013 Perşembe

Anlayamiyorum!

Anl-la-ya-mi-yo-rum!
13 yasindaki cocuga tecavuz edildiginde kendi rizasiyla denilen ulkenin iki insanin sevismesini ahlaksizlik olarak yorumlamasini...
Bir kadinin, hem de cocugunu tek basina yetistiren, ona hem annelik hem babalik eden bir kadinin cevresi tarafindan kotu gorulmesi korkusuyla evliyim demesini...
Ilahiyat profesorunun dekolte giyen kadin taciz edilir dedigi ulkede hala yasaniyor olmasini...
Muhafazakar gazetede yazip da 14 yasindaki kiz cocuguna tecavuz ettigi halde hala dinden imandan bahsetmeyi...
Ak sakalli haci hocalarin milleti taciz etmesini...
Cinselligi bu kadar bastirip bu kadar kotuledikten sonra bir yerden cikmamasini beklemeyi...
40ini asip da toplum baskisi yuzunden tum cinsel arzularini bastiran ve bunun sonucu olarak mutsuz, saldirgan, ofkeli kadinlar olmayi...
Ahlakin etek boyuyla dogru orantili oldugunun varsayilmasini...

Tecavuzun bu kadar hosgoruldugu, kendi rizasiyla deyip deyip gecildigi, cezalarin yetersiz, yargilananlarin hep serbest birakildigi toplumda halka acik alanda opusmenin bile ayiplanmasini...
Sonuc olarak sevmenin degil saldirmanin hosgorulmesini...
Turkiyedeki kizlarin cinsellikle ilgili hicbir bilgileri olmadigi icin hamile kalmasini, egitimlerini yarida birakmalarini, toplumda kotu gozle bakilmalarini...
Fransada yasayan kizin cinsellik konusuna yemek icmek kadar dogal derken Turk kizinin evlenmeden olmaz demesini...
Evlenmeden olmaz diyen kizin evlendigi adamin daha onceki birlikteliklerini asla onemsemedigi halde, adamin bunu bir gorev gibi sormasini...
Kizin daha onceki birliktelikleri yuzunden sucluluk duymasini, neden bu adamla ben esit olamiyorumu sorgulamadan kabul etmesini...

Toplumumuzun aile yapisi, ahlak degerleri basligi altinda kadinlarin bacak arasinin gozlemlenmesini...
Tore cinayetleriyle kadinlarin olduruldugu toplumda Avrupanin ahlaksizligini anlatmayi...
Sokakta opusen gencleri gordugunde opusen kadini ayiplayan toplumun kadin dovulse bile ses cikarmamasini,
Yani sonuc olarak kadinin dovulmesine degil sevilmesine karsi oldugumuzu...
Ucani kacani affetmeyen adamin bakire kiz istemesini...
Hayata bu mantikla bakan ve kendisine degil, zarina deger veren bir adamla evlenme fikrini benimseyen kadinlari...
Hayata bu sekilde bakan adamlar icin zar diktirmeyi...
Genc bir kizin, genc bir kadinin kendi evi olmamasini, toplum baskisi denilen zaptirik sey yuzunden ailesiyle yasamasini, bu konuda erkege sonsuz bir ozgurluk taninmasini...
Sevisince ve ayrilinca beni kullanip atti diyen kizlari (iki kisilik bir faaliyetse gerceklestirilen bi taraf kullaniyorsa obur taraf da kullaniyordur)...
Erkegin yattigi kadin sayisini ikiyle carpip, kadinin yariya bolmesini...
Bir kadinin bir kadinin namusunu sorgulamasini...
Erkeklerden once bir kadinin bir kadini yargilamasini...
Bunlarin coguna din kilifinin uydurulmasini...
Tore ve namus cinayetlerinde etkili olanin dinden cok ataerkil toplum yapisi olmasini...
Toplumda refah seviyesi yukseldiginde, kadin ekonomik guce kavustugunde, cezalar arttirildiginda, ulke dolayisiyla gelistiginde ataerkil toplum yapisi degisecegi halde, ekonomik gucu yerinde, calisan, okumus kadinlarin Turkiyenin gercekleri bidibidibidi diye gezmelerini...

Seksin kirsalda tabu oldugu ulkemizde, kentte 50sini devirip seks yapmayan kadinlarin oldugu gercegini...
Tum istek ve arzularin boylece ofke olarak ortaya cikip aksi , rahatlayamayan kadinlar oldugunu, hatta bu kadinlarin ayip, gunah gibi dusuncelerle kendilerine bile dokunmadiklarini....
Musluman veya Katolik olmakla bagdastirilan kendini evlenecegi adama saklama psikolojisini, oyleyse erkegin niye saklamadigini... Neden sadece vajinal seksin buyuk gunah oldugunu....
Ciktigimiz erkeklerin bizi kullandigini dusunmeyi (pecete miyiz biz)...
Bedenimizin toplumun, ailenizin, arkadaslarinizin, akrabalarinizin, mahallenizin mali olmadigini; sadece ve sadece bedene sahip olan kisinin oldugunu, onla ne yapacagimiza da kimsenin karisamayacagi gercegini idrak edemeyen zavalli kadinlari...
Evlenmeyi bekleyen kadinlarin evlenememe, gec evlenme gibi ihtimallerinin de oldugunu anlamamalarini...
Sevismeyi erkegin ihtiyaci olarak goren toplumu...
Erkek arkadasi aldatinca ama onun ihtiyaclari var diye kendini avutmayi (onun varsa senin de var)...
Sevismeyi insan dogasinin geregi olarak gormeyen kucuk beyinlerin kendinin dunyaya nereden geldigini henuz kavrayamamasini (bulent arinc hersey seks degildir dedi; cem yilmaz da cevap verdi aramizda mitoz bolunmeyle dunyaya gelen var mi :D )...
Genc bir kizin erkek arkadasinin evine gitmesini garipseyen kesimin yine baska bir genc kizin tecavuzcusuyle evlendirilmesini normal karsilamasini....
Bu ulkenin en onde gelen siyasi partisinin onde gelen bir milletvekilinin kurtaj konusunda cocugun ne sucu var anasi kendisini oldursun demesini...

Kadin ve aileden sorumlu devlet bakaninin escinsellik hastaliktir deyip iki insanin birbirini sadece sevmesini hastalik olarak yorumlayip kucucuk kizlarin tecavuzculerine ses cikarmamasini, adeta yok olmasini...
Escinsel oldugu icin oldurulen insanlar varken, hele bunlar sadece kucuk yerlerde degil istanbul gibi buyuk yerlerde de olabilirken (bknz. ahmet yildiz cinayeti) escinsellik hastaliktir diyebilmeyi...
Boylece hastalik olanin sevmek degil saldirmak oldugunun anlasilamamasini...
Japonyanin 1888 yilinda yuzde yuz okuma yazma oranina ulastigi dunyada her 4 kadindan 1inin okuma yazmayi bilmedigi ulkede yasamayi...
81 ilde bir kadin vali olan ulkede kadin erkek esitligi var diyebilmeyi...
Iett otobus soforunun -tabiki turkiyede- opusen bir cifte otobus seks yapma yeri degil demesini, cikan kavgada genclerden birinin darp edilmesini...
Iktidar partisinin milletvekilinin bir baska kadin milletvekilinin vajina kelimesini kullanmasindan yuzunun kizardigini soylemesini, onca kadin cinayetinden yuzunun kizarmamasini...
Ayni milletvekilinin basbakanin soyledigi kadin midir kiz midir bilemem lafindan neden utanmadigini...
Kadin erkek esitliginde 135 ulke arasindan 122. olmamizi normal karsilayabilmeyi ve bunu iyilestirmek adina (ne kadar iyilesirse artik) hicbir sey yapmamayi...
http://www.haberturk.com/yasam/haber/121793-tecavuzcusuyle-evlendirilen-kadin-olduruldu gibi bir haberin normal sayildigi, pekcoklarinin oldugu ulkede yasamayi, ama tum sorunun iki insanin birbirini sevmesinde, sevismesinde gorulmesini...

Anlayamiyorum! Anlayamayacagim! Bu yuzden toplumun ahlak kurallari buysa bunlara uymayi da reddediyorum. Nokta.


26 Haziran 2013 Çarşamba

Lemongrass - "Le Ciel"


Hayatimda dinledigim en iyi chill out parcalardan biri.
Bu aralar sadece bu tarz dinliyorum zaten. Dinlenmeye ihtiyacim var sanirim :)

25 Haziran 2013 Salı

Sayilar, Renkli Pastalar ve Erkekler

Bir kadinin olmasini heyecanla bekledigi seyler vardir: Benim listemde  gercekten hoslandigim biriyle  basbasa film izlemek, Ozsut te visneli cikolatali dondurma ve Koton un indirimleri var :)
Eger birisine gercekten deger veriyorsam 3uyle de olan mutlulugumu deger verdigim kisiyle birlestirmek isterim (indirimler konusu biraz olmayabilir -erkekler alisveris sevmez teorisi- ).
Ya da hoslandigimiz biriyle ucunu de yasamadan hemen birseylere baslayabiliriz. Veya hoslanmadigimiz biriyle ucune de yasayabiliriz.
Iliskiler sirayla yemek zorunda oldugumuz (hizli ya da cabuk) her kati renkli pastalar gibi. Bir kati yersiniz diger kata sira gelir...
Whats your number filmi kadin bakis acisindan anlatilan, romantik komedi, vasat ustu bir film. 2011 yapimi. Bugun sizinle bu filmi konusmaya karar vermistim. Ama daha cok filmle beraber aklima gelen iliskilere dair sorulari, bazilarinin bence yanitlarini anlaticam sanirim.

Filmin konusu haber7.com da su sekilde anlatilmis:

''Ally Darling, orta yaşta bir kadındır. Bu zamana kadar yaklaşık 20 erkek ile çıkmıştır ve bunların içinden hayatını birleştireceği kimseyi bulamamıştır. Ally'nin kız kardeşi yakın bir zamanda evlenecektir. Bu durum Ally'i çok rahatsız eder. Düğünde ona kimse eşlik etmeyecek olması onun kendinin yapayalnız olduğunun farkına varmasına neden olur. Ally'nin aklına geçmişte ilişki yaşadığı erkekleri aramak gelir. Ally, tek tek çıktığı erkekleri arar. Bunlardan kimileri iş hayatında çok başarılı yerlere gelmiştir. Kimileri ise eşcinsel olmaya kadar giden değişimler geçirmiştir. Ally, evleneceği erkeği geçmiş hayatında mı bulacak yoksa yeni hayatında mı?


 Film, Ally nin bir kadin dergisi okumasiyla basliyor. Dergide kadinlarin hayatlarinda birlikte olduklari erkek sayisinin 10.5 oldugu ve 20 gecilirse genel olarak evlenemedikleri yaziyor. Ally de eledigi ya da elendigi, basarisiz iliskilerini yani o 20 kisiyi aramaya basliyor.



Yalnizligin sizi darladigi gunlerde, caniniz birini istediginde ya da bir arkadasinizla gecirdiginiz 3 ya da 4 randevu sonra bir iliskiye baslamaya karar verirsiniz. Iki senaryo vardir: Birincisinde sadece eglenmek istersiniz (genellikle maksimum 1-2 hafta sonra bitis garantili). Ikincisinde ise  ilk gunler cok eglenirsiniz, bir sure sonra iki taraftan birinin ilgisi azalir, o ilgi kesildikce hala ilgili olan ilgili olmayani darlamaya baslar, tartismalar vs derken iliski biter. Bu bir kisir dongudur.  Bu dongu icinde renkli karakterlerle tanisir ve biz bir sure sonra artik sasirmamaya baslariz. Oyle ya deneyimler arttikca tepkiler azalir :) Peki kendi icinde tekrar tekrar donmeye ayarli bu dongunun stop butonuna basmadan once kac kez donmesine izin vermeliyiz?

Anna Faris in basrolunde oldugu bu filmde kadin erkek iliskileri, kadinlarin dogru erkegi bulma telasi cok guzel anlatilmis. Sanirim kadin ve erkek arasindaki en buyuk farklardan biri bu. Genel olarak; ozellikle Turk toplumunun kosullandirdigi bir sekil var: Biz hayatimizin bir kisminda egleniyor ortasinda telaslaniyor ve sonunda duruluyoruz. Erkekler ise egleniyor egleniyor ve duruluyorlar ya da istemezlerse durulmaya da biliyorlar.
Anna nin yasadigi da iste tam o telas donemi! Bu kadar eglendim ama hoop elimde hicbir sey yok denilen donem. Sanki herkese kutudaki cikolatalar esit olarak paylastirilmis ve siz elinizdekilerin hepsini yemissiniz gibi... Neden bu donemi yasadigimiz hakkinda hicbir fikrim yok oncelikle. Neden evlenmeyi mutlu son olarak goruyoruz? Bunun sebebi kucuklukten itibaren programlaniyor olusumuz mu?
Peri masallarini genellikle beyaz atli prensini bekleyen prensesin gecmisinden ve gozunden izleriz. Kralice ve kral evlenir, guzeller guzeli bir kizlari olur. Kralice korkunc bir hastaliga yakalanir ve olur. Kral uvey anneyle evlenir. Kiz buyudukce guzellesir .............. Masalin sonunda da kirk gun kirk gece dugun yapilir.
Erkegin ana karakter oldugu masallar bile bir ulkenin guzel bir prensesi varmis diye baslar. Prensesin gecmisi incelendikce incelenir ve o gecmiste birisinin olmadigina vurgu yapilir. Sovalyenin, savasan karakterin, prensin, sehzadenin gecmisi incelenmez.
Yani prenses ondan onceki hayatinda hicbir iliski yasamamistir, yasasa bile anlatilmaz, sir olarak kalmasi gereken bir sayi vardir ve dile getirilmemelidir.
Prensin ise gecmis iliskileri sorgulanmadan direkt masala gecilir. Hatta cogu masal prensesin gecmisiyle -ya da gecmiste birseyler yasamadigiyla- baslar.
Eger buyuk bir sehirde yasiyorsaniz, ekonomik ozgurlugunuz varsa ve 20li yaslari gectiyseniz partnerlerinizin sayisi ister istemez fazlalasir. Ama deneme donemi olarak gordugunuz donemlerde ya da siz dogruyu ararken kac tane erkek fazla erkektir?
 
Turun devami icin dogal olan telaslanmak ve surekli O nu, dogru kisiyi aramak midir ? Yoksa bunu yaparken anda yasamiyor muyuz ve aslinda hayatin pek cok guzelligini de bunun icin telaslanirken kaciriyor muyuz? Yeni birilerini hayatimiza almak basit romantik degisiklikler midir? Yoksa bir yerde durmak mi gerekir?
Ki durunca, evlenince hersey mucize mi olacak, gercekten mutlu sonu mu yasayacagiz? Uzun bir zaman pastayi icine dogru yedikten sonra pastanin icindeki visne joleli kisma mi ulasicaz? Ya biz o kismi sevmezsek ne olacak?
Yeni bir iliskinin en guzel yani temiz bir sayfa acmasidir. Ya birgun elimizdeki temiz sayfalar tukenirse?
Yeni bir iliskiye basladiginizda birinden hoslandiginizda vucudunuzdaki salgilar beyni uyaran dopamini arttirir hatta dopaminin uyusturucu kullananlarla ayni oranda arttigi gozlemlenmistir. Dopaminin fazla uyarilmasi eglencelidir, keyiflidir. Peki bizi yeni sayfalar acmaya iten sadece dopamine olan bagimliligimiz midir?
 

Bizim hayatimiza su ana kadar giren (ister tek gece ister uzun sureli) tum erkekler bizim uzerimizde bu kadar etkiliyken, NUMARAMIZ (Ally nin yattigi erkek sayisi 20 idi) bu kadar onemliyken erkeklerinki neden bu kadar onemsizdir?
Isin ilginc tarafi bu sayi arttikca kadinlar kendilerini her iliskisinde karakter olarak cok gelistirirken erkeklerin bizden daha az gelistirmesi... Kadinlar daha cabuk uyum saglayip kendilerini karakter olarak hemen gelistirmeye musait cunku. Adaptasyon olarak daha iyiyiz. Hemen adapte olmamizin sebebi de daha duygusal olusumuz, dolayisiyla iliski icin ozveri yapabildigimiz gibi kendimizi de gelistirebiliyoruz.
Yani yeni iliskiler bize daha cok yariyor! Psikolojik olarak yeni iliskiler icin yaratilmisiz! Peki neden erkekler daha cok iliskiye yelken aciyor?
Simdi biz kadinlar daha duygusaliz, dogru. (Arastirmalara gore kadinlarin duygulari ve konusma yetenegi ile ilgili olan sag beyni daha cok calisiyormus. Ayni zamanda erkeklerin duygularini ifade ederken zorlanmalarinin nedeni de buymus.) Siz de diyebilirsiniz ki kadinlar madem duygusal hassas yaratiklar o zaman yeni iliskilere yelken acamazlar istedikleri kadar adapte olup kendilerini daha iyi gelistirdiklerini iddia etsinler.... Bu yanlis. Cunku yapilan bir diger arastirmaya gore ostrojen -kadinlik- hormonu yuksek erkeklerin testosteron -erkeklik- hormonu yuksek erkeklerinkine gore depresyona karsi direncleri daha fazlaymis. Ayni zamanda yine bir diger arastirmaya gore de erkeklerin daha cok ask acisi cektigi gozlemlenmis. Yaniii sonuuuc olarak siz bizden ayrilirsaniz olup bitmiyoruz. Aksine siz daha cok aci cekiyorsunuz.
Yani biz kadinlar biyolojik olarak da yeni iliskiler icin bicilmis kaftaniz!
Ama maalesef toplumsal baskidan dolayi erkekler icin bir sayi, bir sinir yok ve maalesef onlar hayatlarinda bizim 5 katimiz hatta daha fazla yeni iliskiye basliyorlar. 21. yuzyil kadininin hakki olan bir sey varsa o da neden diye sorabilmek bence...
Ustte sordugumuz sorulari kendinize sordurtabilecek bir film whats your number. Izlemenizi tavsiye ederim :)